YAŞASIN, BEN DE BAŞARILIYIM!

      Başarılı olmak istiyorum. Matematikten, Türkçe’den, İngilizce’den….  Çok çabalıyorum ama sınıftaki arkadaşlarım daha çok parmak kaldırıyor. Onlar daha iyi anlıyor öğretmenin anlattıklarını.  Evde de ders çalışıyorum, tekrar yapıyorum…  Yine de iyi not alamıyorum sınavlardan.

      Annem ve babam bu duruma üzülüyorlar. Belli ettirmemeye çalışıyorlar ama ben anlıyorum. Zaman zaman konuşmalarını da duyuyorum. ‘’Özel öğretmen tutalım. Bu çocuk sınıftaki arkadaşlarından geri…’’

     ‘’Cemile’nin gezdiği dağlar me-şe-liiiii imanımmm.’’

      Çok güzel türkü söylüyormuşum . Müzik öğretmenim öyle dedi. Yaşasın! Beni de beğenen bir öğretmenim oldu.

      Eve gidince  hemen anneme anlattım. Annem de çok mutlu oldu. Canım annem  hemen telefonu aldı ve Fatma teyzeme de anlattı.

      Akşam da babama anlatıldı aynı konu. İlk defa okulum ile ilgili güzel sözler duyan babacığım da mutlu oldu.

      Bir gün Fatma teyzem aramış. Ankarada  bir müzik okulunun  özel yetenek sınavı ile öğrenci aldığını söylemiş.

      Beni karşılarına oturtup sordular:

      ‘’Ankara’da  müzik okuluna gitmek istiyor musun Emek ? ‘‘.

      ‘’Evet’’ dedim hemen . İlk defa bir konuda  başarılı bulunmuştum. ‘’Hayır’’ der miyim. Ailem mutlu olmuştu. ‘’Gitmeliyim’’ diye düşündüm. Evde bir telaş başladı. Hazırlıklar yapılıyor.

      Kaç gündür heyecanlı mıyım, korkuyor muyum bilemiyorum. İçimde bir karıncalanma var.

      Sonunda Ankara’ya  gittik. Sınavlara girdim. Öğretmenler beni başarılı bulmuş. Müzik kulağım iyiymiş.

      Okulun yurdunda yatılı kalabilirmişim. Bir pişmanlık kapladı içimi. Keşke ‘’Evet’’ demeseydim. Annem , babamdan ,  arkadaşlarımdan ayrı kalacağım. Ağlayacak gibi oldum ama belli etmemeye çalışıyorum.

      Sanki annem ve babam da mutlu değil bu durumdan. Oysa nasıl heyecanlıydılar sınavdan önce. Başarmıştım ama kimse mutlu değildi.

      Bir süre sessizce yürüdükten sonra bir lokantaya oturduk. Annem ve babam konuşunca, neden üzüldüklerini anladım. Onlar da benden ayrılmak istemiyorlardı.

      Antalya ‘ ya gelip, eşyalarımı toparlamaya başladık. Bir hafta sonra okuldaydım.  Annem ve babam beni bırakıp döndüklerinde çok ağladım.

      Odamda iki yatak vardı. Diğeri kime aitti acaba? diye düşünürken, sarışın mavi gözlü, güzel bir kız, babası ve bir görevli odaya girdiler.Onu da yerleştirip gittiler. Adı, Elif.

      Hemen tanışıp arkadaş olduk. Çok eğlenceli biri.

      Ertesi gün müzik aletleri atölyesine götürdüler bizi. Elif piyano çalacakmış ben keman.

      Elime ilk defa keman aldım. Çok heyecanlandım.Çalabilecek miyim acaba?

      Günler geçtikçe okula daha da alıştım. Durmadan öğretmenimin gösterdiği notaları çalışıyordum. Keman öğretmenime göre çok hızlı öğreniyormuşum.

      O kadar çok tekrar yapıyorum ki,

      ‘’Hava ayaz mı ayaz,

      Ellerim ceplerimde…’’

      Her an kulağımda şarkının notaları, dilimde sözleri var. Rüyalarımda bile keman çalıyorum.

      Çok çabuk ve eğlenceli geçiyor günler.  

      İki ay sonra babam ziyaretime geldi. Öğretmenim benim ne kadar güzel  keman çaldığımı görsün diye, babamı boş bir sınaıfa aldı ve ona keman çalmamı istedi.  Sadece ‘’Anlıyorsun değil mi?’’ yi  çalabildim. Bildiğim tek parça o.

      Babamın gözleri parlıyordu. Benimle ne kadar gurur duyduğunu anladım.

      ‘’ Sene sonu konserlerine mutlaka bekleriz’’ dedi öğretmenim. Yaşasın, Konser vereceğiz!