SÜMER MASALLARI SERİSİ 7
LALUH’UN HİKAYESİ
Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Develer tellal olmadan,
Pireler, berber olmadan çok önce, Niburu diye bir gezegen varmış.
Fırat ve arkadaşları, Niburu’da Müze Gemi’yi dolaşırken, gemi birdenbire havalanmıştı. Tam dört Niburu günü, yolculuk yapmışlardı. Bir Niburu günü Dünya’nın otuz gününe denk geliyordu. Yani yüz yirmi Dünya günü yolculuk etmişlerdi.
Sonunda Laluh, gemiyi Dünya gezegeninde Kalahari Çölü’ne indirdi. Laluh’un beklediği gibi yumuşak bir iniş oldu. Geminin inişi ile birlikte kum tozları havalanmış, etraf görünmez olmuştu. Bir süre beklediler. Etraftaki toz bulutu yavaş yavaş yok oldu. Görünürde hiç canlı yoktu. Sadece kumların içinde koşaradım giden bir kertenkeleyi izlediler.
Fırat; “Şimdi ne yapacağız?” dedi. Laluh, “Önce karnımızı doyurup dinlenelim, sonra etrafı incelemeye gideriz.’’ diye cevap verdi.
Royem, “Bir an önce iyi olduğumuzu ailelerimize bildirelim lütfen. Ailelerimiz çok merak etmiştir.’’ deyince Laluh Royem’e hak verdi. Önce iletişim panosunu tamir etmeliydi. Çocuklar bir süre Laluh’un tamir çalışmalarını incelediler. Sonra sıkılıp mutfağa gittiler. Karınlarını doyurup döndüklerinde Laluh hala uğraşıyordu. Güneş batmak üzereydi. Bir Dünya günü onlara çok kısa gelmişti. İndiklerinde Güneş tepelerindeydi ve işte yedi saat geçmeden batıyordu. Etrafın kararması çocukları korkutuyordu. Acaba veri toplayıcının saptayamadığı devasa ve yırtıcı yaratıklar var mıydı?
Laluh, bıkmadan usanmadan çalışıyordu. ‘’Siz gidip uyuyun çocuklar.’’ dedi. ‘’Bu iş uzun sürecek gibi.’’ Çocuklar aşağı inip, Fırat’ın odasında oturdular. Çok üzgündüler. İner inmez, aileleriyle görüşeceklerini düşünmüşlerdi. Bulut; “Ya Laluh, ses ileticiyi tamir edemezse?” dedi. Doruk, “Eninde sonunda tamir edecek, biliyorum.’’ diye karşılık verdi.
Bir süre dışarıdaki karanlığı seyrettiler. Gökyüzündeki sayısız yıldızlara baktılar. Samanyolu galaksisinin dumanlı halkalarını incelediler. Niburu’da Samanyolu’nun halkaları dairesel görünüyorlardı. Dünya’dan ise daha düz görünüyorlardı. Tekrar yukarı çıktılar ama maalesef Laluh hala çalışıyordu. Laluh’u bir süre daha inceleyip, odalarına gidip uyudular.
Gün ışıyınca, ilk önce Royem uyandı. Koşa koşa sürüş kabinine gitti. Kimse yoktu. Ses iletim panosunda birtakım ışıklar yanıp sönüyordu. Anlaşılan Laluh ses iletim cihazını tamir etmeyi başarmıştı. Heyecanla aşağı indi. Arkadaşlarını uyandırdı. Birlikte sürüş kabinine gittiler. Hiçbir şeye dokunmadan cihazın karşısında beklemeye koyuldular. Derken ışıklar çoğaldı. Yanıp sönen ışıkların arasından bir ses duyuldu.’’Komutan Laluh, iletinizi aldık. Sizlerin sağlıkla Dünya gezegenine indiğini duymak bizi çok sevindirdi. Çocukların ailelerine haber verildi. Yarın Yediler Meclisi toplanacak. Sizinle ilgili kararları bildireceğizzzzzzz.’’ Ses kesildi.
Fırat koşarak gidip, Laluh’u uyandırdı. Laluh gelip telesekreteri açtı. Aynı konuşmaları bir daha dinlediler. Çocuklar rahatlamıştı. Hiç olmazsa ailelerinin olan bitenden haberleri olmuştu.
Laluh, ‘’Dün gece mesaj gönderdim. Sanırım sesin Niburu’ya gitmesi yaklaşık dört saati buluyor.’’ dedi.
Karınlarını doyurup, dışarı çıktılar. Gemiden çok uzaklaşmadan nefes almaya çalıştılar. Dünyanın atmosferi onlara uygun gibiydi. Solunum yaparken zorlanmadılar. Karıncalar, bir bitki öbeğinin dibinde yuvalarına kuru saplar taşımaktaydı. Uzakta biribirini kovalayan deve kuşlarını seyrettiler. Laluh kumu avuçladı. Toprak, Niburu’daki toprağa benziyordu. Sadece biraz daha kızıldı. Derken bir grup oriks antilobu çıktı tepenin arkasından. Uzun boynuzları ile çok heybetli görünüyorlardı. Laluh, ‘’Antiloplar tehlikeli değildir ama burası bilmediğimiz bir gezegen, temkinli olmalıyız, gemiye dönelim.’’ dedi. Gemiye dönüp, antilopların geçişini izlediler. On tane antilop vardı. Erkek oriks antilobu oldukça iriydi. Üç de yavru antilop vardı.
Laluh, “Ben, veri toplayıcının topladığı bilgileri gözden geçireceğim çocuklar.” dedi. Çocuklar da sinema salonuna gittiler. Fırat film arşivine baktı. En sevdiği filmlerden birini bulmuştu. ’’Gezegen Keşifleri’’. “İzleyelim mi?” diye sordu film kasetini göstererek. Arkadaşları onayladı.
Mutfağa gittiklerinde Laluh birşeyler atıştırıyordu. Çocuklar da dondurucudan aldıkları yiyecekleri ısıtıp, Laluh’un yanına oturdular. Laluh çocuklara neden gemiyi izinsiz uçurduğunu anlattı. İşte Laluh’un hikayesi.
“Kral babam vefat edince yerine ben kral olmalıydım. Çünkü ben kralın ilk oğluyum. Ama benim annem soylu bir ailenin kızı değil. Yoksul bir köylü kızı. Bu nedenle sarayda Yediler Meclisi toplanıp karar aldı. İlk oğul olan ben kral olacağıma, ikinci oğul Anu’yu kral seçtiler. Çünkü onun annesi soylu bir ailenin kızı. Ben de bu duruma çok üzüldüm. Bir süre Niburu’dan uzaklaşmak istedim. Bir gemi verilmesi için girişimlerde bulundum. Kabul etmediler. Maalesef gemiyi izinsiz uçurmak zorunda kaldım.” Fırat, ”Ama bu doğru bir şey değil.” dedi. Doruk; ”Biz de izinsiz gemiden yemek aldık, o da doğru değildi.” dedi. Royem; ”Bunun bir cezası olacak mı?” diye sordu. Laluh, ”İzinsiz gemi kullanan kişi, bir şar boyunca bir daha gemi kullanamaz.” dedi. Bir şar, Niburu’nun bir yılı idi ve üç bin altı yüz Dünya günü ediyordu.
”Zaten Niburu’nun atmosferi inceldi. Altın tozu bulunamaz ise kıtlık başlayacak. Bilim insanları yanardağları faaliyete geçirmeyi başaramadı. Tek bir çıkar yol var. Altın tozu bulmak. Altın tozu arayıp, gezegenimizi kurtarayım diye yola çıktım, sizinle karşılaştım. Sizi görünce şaşırdım ama meteor kuşağını geçmiştim. Dünya’daki, altın miktarına bakmadan dönemezdim. Niburu’nun geleceği buna bağlı. Şu ana kadar meteor kuşağını geçen olmamıştı. Ben dehşet silahlarını iyi kullanan bir komutanım. Onları kullanarak karşıma çıkan meteorların, kuyruklu yıldızların rotasını değiştirdim. Uzay gemisinin önünü açtım. Buraya kadar geldim. Veri toplayıcının yaptığı araştırmalara göre Dünya’da nehir kenarlarında ve toprak altında yeterince altın var. Bu bilgileri saraya bildirmeleri için Niburu Hava Savunma Bakanlığı’na mesaj gönderdim. Tabi sizin gemide olduğunuzu, meteor kuşağını geçtikten sonra fark ettiğimi de belirttim. Saraydaki Yediler Meclisi toplanıp karar alacak. Umut ediyorum ki, en kısa zamanda altını çıkarmak için malzeme ve ekip gönderirler. Geliş yolumuzun rotasını da gönderdim. En kısa zamanda ekip göndereceklerini düşünüyorum. Sanırım o ekiple birlikte dönebilirsiniz’’
Bulut, ”Bize de ceza verecekler mi?” dedi. Laluh, ”Hayır. Yediklerinizin parasını ailelerinizden tahsil edebilirler belki. Çünkü siz kasıtlı bir şey yapmadınız.” dedi.
Gökten üç elma düştü. Biri bu masalı yazanın başına, biri bu masalı okuyanların başına, biri bu masalın kahramanlarının başına…