SÜMER MASALLARI SERİSİ 1

       UÇAN ARABALAR

       Bir varmış bir yokmuş,
       Evvel zaman içinde,
       Kalbur saman içinde,
       Daha develer bilinmezden önce,
       Tellallara ihtiyaç duyulmazdan önce,
       Niburu gezegeninde,

      Fırat ve arkadaşları, uçan arabalarına binip, dolaşmaya çıktılar. Yükseklere çıkma oyunu oynamaya başladılar. Ben diyeyim on bin, siz deyin on beş bin fit yükseldiler. Aman Allah’ım o da ne? Aşağıda gemiler, trenler, nehirler, göller… Bir tablo gibiydi. Şehirler, kasabalar, köyler öbek öbek görünüyordu ama Anunakiler seçilemiyordu. Çok eğlenceli bir oyun bu diye düşünürken Fırat, dev bir budov gelip, Fırat’ın arabasını pençelerine sıkıştırdı. Arabanın metalik sesi Fırat’ın tüylerini diken diken etti. Arabanın kaportası içe doğru gömülmeye başladı. Şeffaf metal adeta bir buzlu cam görüntüsü almaya başladı. 

       Fırat arabanın tehlike sinyali düğmesine bastı. Etrafa dalga dalga mor ışık yansıdı. Bunu gören arkadaşları, uçan arabalarını budovun etrafına doğru sürdüler. O kadar çok arabanın arasında kalan budov, Fırat’ın arabasını bırakıp kaçtı.
      Fırat, arabanın yedek motor ve yedek iniş takımlarını da açtı. Ne olur ne olmaz diye düşündü. Gerçi arabanın arıza yaptığına dair bir belirti yoktu. Gene de kendini garantiye almak istedi. Araba iniş alanına indiler. Arkadaşları ellerini göbek hizalarında kenetleyip biraz beklediler. Niburu’da bu “geçmiş olsun” demekti.
      Akşam eve döndüklerinde Fırat, yaşananları babasına anlattı. Babası on bin fitin üstüne çıktıkları için Fırat’a kızdı. Aslında hava polisi onları görmemişti, yoksa yakalardı ve araçlarına iki gün el koyardı.
      Fırat daha önce, adını çok duyduğu budovlardan birini ilk defa görüyordu. İri ve korkutucuydu. Kocaman gözleri ve pençeleri vardı. Babası: “Şükürler olsun ki, bir tane gelmiş. Çok olsalardı kurtulamazdınız ellerinden” dedi.
    Budovlar daha önceleri Niburulu çocukları çok kaçırmışlardı. Bu çocukları kendi gezegenlerine götürüp savaşçı olarak yetiştiriyorlardı. Çeşitli ilaçlar kullanıp çocukları aptallaştırıyorlardı. Çocuklar büyüdüklerinde Niburu’yu hatırlamıyordu. Acımasızca kendi atalarına saldırıyorlardı. Anunakiler bir çok kez çocuklarını budovların ellerinden kurtarmışlardı ama kurtaramadıkları da oluyordu. Bu nedenle hava savunma sistemlerini çok geliştirmişlerdi. Hiçbir budov Niburu’ya on bin fitten daha fazla yaklaşamazdı.
      Babası Fırat’ın on bin fiti geçmemesi gerektiğini bildiği halde bu kurala uymamasını Niburu yasalarına göre cezalandırdı. Fırat’ın arabasına iki gün el koydu. Sonra da tamire götürecekti arabayı. Derken Fırat bir hafta arabasına binemeyecekti.

     Gökten üç elma düştü. Biri Fırat’ın başına, biri babasının başına, biri de bu masalı dinleyenlerin başına.