SÜMER MASALLARI SERİSİ 5

    MARS’IN GEÇİŞİ

Bir varmış, bir yokmuş,

Evvel zaman içinde,

Kalbur saman içinde,

Develer tellal olmadan,

Pireler berber olmadan çok önce,

Fırat ve arkadaşları uzay gemisinin içini gezerken, gemi birdenbire havalanmıştı ve Niburu’dan uzaklaştıkça uzaklaşmıştı.

Çocuklar bir süre anne babaları ile görüşmüş sonra sinyal kesilmiş, anne babalarının sesi de kesilmişti.

Ne yapalım, ne edelim derken, uzay gemisi meteor kuşağına bir giriş yapmıştı ki, sormayın. Gemideki sarsıntıyı mı anlatsam, meteor yağmurunu mu… Bir kuyruklu yıldız gemiye doğru hızla yaklaşmaktayken, kaptan Laluh, dehşet silahlarını kullanmıştı. Neyse ki, silahın gücü kuyruklu yıldızın rotasını değiştirmiş ve gemi hasar almaktan kurtulmuştu. İşte tam o anda sürüş kabinine giren çocuklar, ne olduğunu anlamadan, kendilerini bir ateş çemberinin ortasında buluverdiler.

Laluh çocuklarla tanıştıktan sonra, Fırat, ‘’Niburu’ya ne zaman döneceğiz?’’ diye sordu. Laluh, ‘’Çocuklar, size olan biteni anlatırsam , beni anlayacağınıza eminim. Niburu’ ya şimdi dönemeyiz. Ama bir kaç şar sonra dönebiliriz.’’ dedi.

Şar; Niburu’ nun bir yılı idi ve üç bin altı yüz günden oluşuyordu. Çünkü Niburu, yörüngesindeki bir turunu üç bin altı yüz günde tamamlıyordu.

Laluh, konuşmasına devam etti. ‘’Bu güne kadar hiç kimse meteor kuşağını geçemedi. Daha önceleri geçmeye çalışan astronotlar oldu ama maalesef ya göksel gemileri bozuldu ya da meteor çarpması sonucu yok oldular. İlk defa biz geçiyoruz. Dünya gezegenine bu kadar yaklaşmışken, oradaki altın miktarına bakmadan dönemeyiz.’’

Altın değerli bir madendi. Ama Anunakileri bu kadar riske atmaya değecek kadar mı değerliydi?

‘’Altın neden bu kadar değerli?’’  dedi Royem. Laluh, anlatmaya devam etti. ‘’ Bizim gezegenimizde artık yanardağlar lav püskürtmez oldu. Derken günden güne gezegenimizin atmosferi inceldi. Artık sıcak ve soğuk, gezegenimizin atmosferinde kolayca yer değiştiriyor. Niburu Güneş’e yaklaştığında çok ısınıyor. Güneş’ten uzaklaşınca çok soğuyor. Bu bizim için felaket demek, kıtlık demek… Otlarımız, ağaçlarımız ve diğer bitkilerimiz yeşerse de kısa zamanda kuruyor. Ağaçların meyveleri olgunlaşmadan dallarından dökülüyor. Hayvanlar yiyecek ot bulamıyor.’’

‘’ Altın ne işe yarayacak peki?’’ dedi Fırat. Çocukların bu olup bitenden hiç haberleri yoktu. Herşey yolunda sanıyorlardı. Laluh cevap verdi. ‘’Altını toz haline getirip atmosfere serpmeliyiz. O zaman atmosferimiz kalınlaşacak ve bizi aşırı sıcaktan ve aşırı soğuktan koruyacak.’’

Tam o sırada Güneş’in önünden karpuz büyüklüğünde bir karanlık cisim geçiyordu. Çocuklar bir süre izlediler. Laluh,’’ Bu Mars çocuklar.’’ dedi. ‘’ Meteor kuşağının öteki tarafında olduklarından, Mars, Dünya, Venüs ve Merkür hakkındaki bilgilerimiz sınırlı. Biraz yaklaşıp inceleyelim.’’ dedi.

Uzay gemisinin, veri toplayıcısının ana ekranını, Mars’ı incelemeye yönlendirdi. Kızıl bir zemin görünüyordu. Veri toplayıcı, zeminin altındaki buz kristallerini gösteriyordu. Ekranda; ‘’Zemin sert ve kuru. Kuvvetli rüzgarlar kum fırtınaları oluşturuyor. Zeminin altında buz kristalleri tesbit edildi.’’ yazıları akıyordu.

Laluh, gemiyi bir süre durdurdu. ‘’Daha fazla yaklaşamayız. Gezegenin ve Güneş’in çekim kuvvetine girebiliriz’’ dedi. Uzun bir süre gezegeni ekrandan incelediler. Çıplak gözle gözlemleyecek kadar yakına gidememişlerdi.

     Derken rotalarını Dünya’ya çevirdiler. Dünya çok uzaklarda bir nokta gibi görünüyordu.

İki Niburu günü uyumamışlardı. Çok yorgundular. Laluh, ‘’Önümüzde herhangi bir gök cismi yok. Rotamızı Dünya  ve Ay’a ayarladım. Birkaç saat uyuyabilirsiniz’’ dedi. Çocuklar aşağıya indi. Her biri bir yatak odasına gitti. Mışıl mışıl uyudular.

Gökten üç elma düştü. Biri bu masalın kahramanlarının başına. Biri bu masalı yazanın başına. Biri bu masalı okuyanların başına.