SAGU
Önce siyah benekli tavuk yermiş.
Yedikçe irileşmiş,
İrileştikçe böbürlenmiş.

Darının en büyüğünü,
En tazesini,
Kendine hak görürmüş.
Siyah Benekli’nin karnı doyduktan sonra,
Ahali de yemek yermiş.

Bir gün Sagu itiraz etmiş:
‘’Hep birlikte yemeliyiz,
Siyah Benekli’ye öncelik vermemeliyiz.’’

Sagu’nun söylediklerini duyan Siyah Benekli,
Hemen üç koruma bulmuş.
Onlar da en taze, en güzel darıları yer olmuş.

Dört iri tavuk olunca bunlar,
Diğerleri iyice korkmuşlar.

Sagu bir daha itiraz edince,
Toplanmışlar iri tavuklar,
Pataklamışlar Sagu’yu
ve gagalamışlar…
Ahali üzüleceği yerde,
Alaylı bakışlarla süzmüş Sagu’yu.

 

Sagu tüysüz ve yalnız kalmış.
İrileşen dörtlü iyice azmış.
Sık sık Sagu’yu pataklamışlar,
Diğer tavuklara korku salmışlar.

Derken bir yıl kıtlık olmuş.
Dörtlü darıyı ambara koymuş.
Diğerleri kışta karı eşeleyip,
Sararmış, ıslak otları yolmuş.

Şimdi anlamışlar Sagu’yu,
Ama hepsi korkuyormuş.
Çoluk çocuk aç yatarken,
Darı ambarı rüyaları olmuş.

Dayanamamışlar daha fazla bu duruma,
Hep birlikte dalmışlar darı ambarına.

Bir de ne görsünler, ambar darı dolu.
Küflenmiş ambarın sağı, solu.

Çok kızmış yaşlı Beyaz Kuyruk,
Toplamış ahaliyi arkasına,
Gitmiş dörtlüye hesap sormaya.

Atılmış Siyah Benekli Öne:
‘’Siz Sagu’yu mu destekliyorsunuz,
Sonunuz onun gibi mi olsun
İstiyorsunuz?’’ demiş.

Ama ahalinin sabrı kalmamış.
Hepsi birlikte dörtlünün üstüne atlamış.

Gagalayıp yolmuşlar dörtlünün tüylerini,
Çıplak bırakmışlar besili bedenlerini.
Tüysüz , cılız Sagu uzaktan,
Seyrediyormuş olup biteni.

Ahali oturup konuşmuş.
Özür dilemişler çağırıp, Sagu’yu.

 

”Özür kıymetlidir ama yalnız kalan güvenmez bir daha sana.”